Yılmaz Özdil | Oğlu Küret
Yılmaz Özdil | Oğlu Küret
Oğlu Cüret Kitap Açıklaması
Şişli'deki üç katlı pembe binanın perdeleri sıkı sıkıya kapalıydı.
Gaz lambasının cılız ışığı, odayı hayal meyal aydınlatıyordu.
Altı kişiydiler.
Üzerinde harita yayılan masanın çevresinde, ayaktaydılar.
Talihsiz bir kuşun çocuklarıydılar.
Hayat onları hep mecbur bırakmıştı.
Bıyıkları terlediğinden beri neredeyse bir gün olsun günyüzü görmemişlerdi, Çanakkale'den Trablus'a, Yemen'den Sina'ya, Balkanlar'dan Kafkaslar'a çarpmadıkları coğrafya kalmamıştı.
Eğer bilmiyorsan, bu iyi bir fikir.
Uzuuun uzun bağlantıları haritadan başını kaldırdı.
Adeta nefes bile almayan arkadaşlara bakti.
Ulusun kadrosu anısıydı.
Söylenecek ne varsa söylenmişti.
Söz bitmişti.
O çelik mavisi gözlerinde belli belirsiz bir keder bulutu dolaştı.
“Vakit tamam” dedi...
“Umutsuz olmayacaksınız.
Uçurumun süresindeyiz.
Bizi canlı canlı mezara atmak istiyorsunuz.
Oğlum bir küret
belki kurtarılabilir.
Anadolu’ya geçiyoruz!”